-
1 her zaman
-
2 her zaman
her dem--------her tim--------hertim -
3 her zaman
всегда́, в любо́е вре́мя -
4 her zaman
гел; һәрвакыт -
5 her zaman
n. any old time* * *1. all along 2. all the while 3. all times 4. always 5. invariably -
6 her\ zaman
всегда́ -
7 her zaman
сыдигъуи/сыт щыгъуи, дапщэщи -
8 her zaman
ренэу, сыдигъуи -
9 her zaman
always, for ever, forever, evermore -
10 her yerde ve her zaman hazır
omnipresent -
11 her zaman her yerde var olan
adj. omnipresent -
12 her zaman geçerli
adj. imprescriptible -
13 her zaman olduğu gibi
adv. as usual -
14 her zaman taşınan faydalı şey
n. vade mecum -
15 her zaman olduğu gibi
as usual -
16 her
her jeder, jede, jedes;her bir ein jeder/jedes, eine jede;her biri jede(r) von ihnen;her dem taze jugendlich wirkend;her gün jeden Tag;her günkü alltäglich;her halde (oder halü kârda) in jedem Fall; Alltagsanzug m;her nasılsa wie auch immer, irgendwie;her ne hal ise wie dem auch sei;her ne ise kurz und gut; irgendwie;her nedense aus irgendeinem Grund;her ne kadar wenn … auch, obwohl;her ne pahasına olursa olsun um jeden Preis;her şeyden önce vor allen Dingen;her zaman dauernd, beständig -
17 zaman
вре́мя (с)* * *1.1) вре́мя; пора́; пери́одzamanımızda — в на́ше вре́мя
zamanında — во́время; ко вре́мени
zamanını almak — отнима́ть вре́мя у кого
zamanı avlamak — лови́ть моме́нт
zaman bırakmak — выделя́ть / оставля́ть вре́мя для чего
zamana bırakmak — положи́ться на вре́мя
her şeyi zamana bırakmıştım — я во всём положи́лся на вре́мя
zamanı doldu — вре́мя, отведённое на что-л., вы́шло
zamanı geçirmek — проводи́ть вре́мя
zamanı geçti — а) вре́мя чего-л. уже́ вы́шло; б) сезо́н чего-л. ко́нчился
zaman kazanmak — вы́играть вре́мя
zaman kollamak — а) вы́ждать вре́мя; б) ждать удо́бного слу́чая, ждать подходя́щего моме́нта
zaman öldürmek — убива́ть вре́мя
zamana uymak — соотве́тствова́ть вре́мени
zaman vermek — выделя́ть вре́мя для чего
gel zaman git zaman — с тече́нием вре́мени
uzun zaman — до́лго, продолжи́тельное вре́мя
iş zamanı — вре́мя рабо́ты
uyku zamanı — вре́мя сна
2) пора́; сезо́нçocukluk zamanı — пора́ де́тства
gül zamanı — пора́ цвете́ния роз
üzüm zamanı — виногра́дный сезо́н
3) геол. эпо́ха, пери́одdördüncü zaman — четверти́чный пери́од
imparatorluk zamanı — эпо́ха импе́рии
4) грам. вре́мяgeçmiş zaman — проше́дшее вре́мя
gelecek zaman — бу́дущее вре́мя
geniş zaman — ао́рист
2.şimdiki zaman — настоя́щее вре́мя
с формой на -dık / -acak передаёт содержание придаточного предложения времениdöneceği zaman — когда́ он вернётся
••her zaman felek insana yâr olmaz — посл. ≈ не всегда́ судьба́ улыба́ется челове́ку
- az zaman sonrazaman zamana uymaz — погов. ≈ год на́ год не прихо́дится
- bir zaman
- bir zamanlar
- çoğu zaman
- her zamandan ziyade
- hiç bir zaman
- ilk zamanlar
- ne zaman?
- ne zamandan beri?
- o zaman -
18 her
farsça هر her. her halde 1.mutlaka, her durumda. her vakit her zaman, daima. -
19 her
das ist lange her epeyce zaman oldu/geçti;wie lange ist es her? ne kadar (zaman) oldu?;von … her -den (bu tarafa);von weit her uzaktan;vom Technischen her teknik açıdan (bakınca) -
20 her
1) ( räumlich)von weit \her uzaklardan;komm \her! gel buraya!;gib \her! ver bana [o buraya] !;Geld \her! ( fam) ver paraları!;\her damit! ( fam) onu ver bana!;niemand weiß, ob er wirklich dort \her ist gerçekten oradan gelip gelmediğini kimse bilmiyor2) ( zeitlich)von meiner Kindheit \her çocukluğumdan bu yana;ich kenne ihn von früher \her onu daha eskiden beri tanıyorum;das ist schon lange \her bu olalı aradan çok zaman geçti3) hinter jdm \her sein ( fam) birinin peşinde olmak;von... \her ( betreffend) bakımından;von der Idee \her ist das nicht schlecht fikir olarak hiç de fena değil
См. также в других словарях:
her zaman — zf. Ara vermeden, sürekli, daima, sık sık Böyle yerlerde bulunmak bana her zaman saçma sözler dinlemek kadar azap verir. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz — istenilen şeyi kolayca elde etme imkânı ortaya çıkınca fırsat kaçırılmamalıdır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez — olaylar herkesin istediği biçimde meydana gelmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
her azı — her zaman … Beypazari ağzindan sözcükler
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
her — sf., Far. her Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, ... in hepsi anlamını veren söz Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. H. E. Adıvar Birleşik Sözler her bir her biri hercai her daim her dem … Çağatay Osmanlı Sözlük
her daim — zf. Her zaman, daima Her daim ondan her türlü fedakârlıklar bekliyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
her halde — 1. mutlaka, her durumda. ♦ her vakit her zaman, daima … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
her dem — zf. 1) Her zaman 2) Bütün bir yıl boyunca Birleşik Sözler her dem taze … Çağatay Osmanlı Sözlük
her yerdelik — is., ği, fel. Tanrı nın her yerde ve her zaman bulunduğuna inanan din ve fizik ötesi görüş … Çağatay Osmanlı Sözlük
HER DEM — f. Her zaman, her dakika. Dâim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük